İçindekiler
Toz pembe dönem
Her genç kızın hayalidir beyaz atlı prensi ile karşılaşıp hayal ettiği mutluluğu birlikte yakalamak. Kabarık beyaz gelinlik giymek, oturacağı evi zevkle döşemek ve geleceğin hayallerini kurmak. Peki, aynı zamanda evlilik konusunda pek çoğumuz çeşitli korkular da yaşamaz mıyız? Endişeler taşırız içimizde, yaşadığımız değişik durumlar ve ailevi sorunlar korku salar içimize bir parça ve evlilik psikolojisi başlar içten içe. Mutluluktan uçarken aynı zamanda üzerimizde tanımlanamaz bir baskı hissederiz ve için için bunalırız. Evliliğe hazırlanırken bu düşünce ve hisleri mümkün olduğu kadar bastırır, hazırlık telaşlarımıza odaklanırız. O büyük güne hazırlanırken her şeyin mükemmel olmasını diler her detaya önem vermeye çalışır, en güzel, en değişik şeylere konsantre oluruz. Bunları gündemde tutarken evlendikten sonra karşımıza çıkabilecek çeşitli sorunları ve sorumlulukları gözardı edip sonra da bütün bu yükleri taşıyamayınca evlilik psikolojisine gireriz.
Erkekler de bunalır
Bunu her iki taraf da kendince yaşar, erkek büyük bir sorumluluk altına girmekten korkar pek çok zaman. Kolay değil aile geçindirmek ve eski usül deyimle evin reisi olmak. Her ne kadar artık pek çok kadın kendi ayakları üzerinde durup çalışsa da, erkek kendisini ana gelir kaynağı olarak görmekten vazgeçemez. Onu ayakta tutan duygu evin direği olmak ve eşine maddi manevi verebileceği mutluluktur. Erkek bu tür hislerde bir azalma hissettiği an kendisini evlilik psikolojisi içerisinde bulacaktır ve için için kendisini suçlayarak depresif hareketler göstermeye başlayacaktır. Kadın ise farklı korkular yaşar, çoğumuz çocukluk dönemimizden annelerimizin, ninelerimizin hikayelerini biliriz. Gençliğim heba oldu, saçımı süpürge ettim yaranamadım, bu yaşta ne hale geldim türünden öyküler ile büyür bilinçaltımızda bunu hep hatırlarız. Annelerimiz aşılamıştır bize benim yaptığım hatayı yapma diye, dolayısı ile evliliği hayatımıza mal olabilecek bir hata olarak, bir tehdit olarak algılarız bazen. Evlilik psikolojisi pek çocuğumuza çocuklukta aşılanmıştır ve sadece ortaya çıkmayı beklemektedir.
Farklılıkların güzelliği
Oysa bir evliliği ayakta tutan iki farklı düşünen beyindir, birbirini tamamlayan, sevgi ve saygı ile destekleyen iki insan. Kocanın Kalbine Gir E-kitabında da değinildiği gibi, eşler birbirine açık olmalı, birbirini eleştirmeden, kırmadan ortak noktalara varılmalı ve evlilik gemisinin yürütülmesi için çözüm yollarına gidilmeli. Evlilik psikolojisi pek çok kez içten içe eşi suçlayarak ve eleştirerek başlar, fakat unuttuğumuz önemli bir nokta vardır, evlenmeden önce karşımızdakinin her huyuna, her hareketine, her sözüne ‘Ay ne kadar sevimli, nasıl da düşünceli, ruh eşim’ diyerek olumlu düşünceler içerisinde yaklaşıyorduk. Bu kısacık sürede neler değişti de pek çok hareketi bize batmaya ve kendisini eleştirmemize yol açtı? Değişen sadece sorumluluklar, bekarken akşamları ailenin evine dönmenin dayanılmaz hafifliği yemek hazır, arkanızı toplayan, çamaşırınızı yıkayıp ütüleyen bir anne. Hatta bunlarla da yetinmeyip çeşitli paranoyalar başlar içimizde, suçu eşimize atmaya çalışırız durumdan haklı olarak sıyrılmak için gözü dışarıda, acaba hayatında biri daha mı var, ofisteki kızlardan başlar en yakın arkadaşlarına bile takarız kafayı. Yeni yükümlülüklerimizin altından kalkamadığımız için, sadece kendimizi değil eşimizi de kemirmeye başlarız ve onun bizden soğumasına neden oluruz, çünkü adam ne yapsa bizi zaten memnun edemiyordur o anda. Haksız yere suçlanan eşimiz, sürekli aynı cümleleri duymaya başlayınca sizin yaşadığınız evlilik psikolojisine o da kaptırır kendini ve gemimiz alabora olmaya başlar iyice.
Gemiyi kurtarmak
Her deniz dalgalıdır dönem dönem, gemiler buna uygun şekilde inşa edilmiştir ve pek çok dalgaya fırtınaya dayanıklıdır. Biz de evliliğimizi bu prensip üzerinde kurmalıyız ve temellerini sağlam inşa etmeliyiz ki bizim gemimiz de yıllar içerisinde gelebilecek dalga ve fırtınalara dayanıklı olsun. Birbirimize sürekli kusurlar bularak, her hareketten rahatsız olarak ilişkimize sadece zarar verebiliriz. Yapıcı konuşmalarla ve ekip ruhu ile ilişkimizi daha sağlam bir zemin üzerine kurup gemimizi gönül rahatlığı ile uçsuz bucaksız denizlere salabiliriz. Çünkü eminiz ki her fırtınayı atlatacaktır ve deniz yine sütliman olacaktır sonunda.
İç döküntüsü gibi yazdığım bu yazıda zihninize ekebileceğiniz pek çok tohum var! Faydasını görmeniz dileği ile…
Sevgiler,
Çiğdem
Kocanın Kalbine Gir Kitabı okumak için buraya tıkla